Başvuru Formu
Başvuru formuna ulaşmak için butona tıklayınız.- Yiyecek ilişkisi tipleri
- Yiyecek ve kilo verme ilişkisi
- Yiyeceklerle ilişkinin içeriği
- Yiyecekle kurulan bu ilişkinin kökeni
- Kendinle kurduğun ilişki
- İlişkiyi yeniden kurmaya izin vermek
- Diyet polisi
- Nazi diyetisyen
- Manipülatif yetişkin
- Acı çeken çocuk
- Meraklı bilim adamı
- Beslenme Danışmanı
- Şefkatli yetişkin
- ve SEN
- Açlık duyumu
- Tokluk duyumu
- Yiyeceklerin etkileri/özellikleri
- Açlık çeşitleri
- Hareketin etkileri
- Duygular
- Duygusal yemenin sebepleri
- Duygusal yeme neden devam eder
- Duygusal yeme bir yeme problemi midir?
- Duygusal yeme ile ilgili neler yapılabilir?
Bu başlıkların yanı sıra elimde en az 85 tane konu başlığı var (şaka yapmıyorum listeledim) ve grubun ihtiyaç ve taleplerine göre o haftanın konusunu birlikte belirleyeceğiz.
Kısaca bu program baştan sonra hazırlanmış belirli adımlardan oluşmuyor, bir gövdesi var, ancak o gövdeden doğru ne tarafa ihtiyaç duyuyorsak o tarafa dallanıp budaklanıyor olacağız. Bu da demek ki hiçbir 8 hafta birbirinin aynı olmayacak. Bu sebeple de birden fazla katılmak isteyen olursa da, her seferinde yeni bir deneyimle karşılaşma ihtimali olacak.
Online oturumlarımızın en az 1 saati benim konu anlatımımla geçiyor olacak, özellikle de ilk haftalarda. Eğitim bu deneyimin bir parçası. Oturumda çalıştığımız konular ile de bağlantılı olarak uygulama/ödev belirliyor oluyoruz. Oturumlar arası uygulama yapmak elbette zaruri değil, ancak hiçbir davranışta bulunmazsanız nasıl değişim gerçekleşecek ben de onu bilmiyorum ? O yüzden aklınızda olmasında fayda var, biz baya baya 8 haftalık bir yola çıkıyoruz hep birlikte. Ama çok şefkatli bir yol, bak buna söz verebilirim!
Oturumun yaklaşık 1 saati de deneyim paylaşımı ile geçecektir. Sizler konuşacaksınız ben susacağım kısaca. Size en iyi gelen kısım bu 1 saat olacak, deneyimlerim beni yanıltmazsa ?
WhatsApp’te de bir grubumuz olacak. Bu grubun koşullarını da aşağıda yazdım.
Kısaca çok kişisel, çok gerçekçi ve mümkünse çok kapsamlı bir 8 hafta geçireceğiz. Bugüne dek deneyimlerimin bana gösterdiği, yemekle ve yiyeceklerle yaşanan problemin büyük bölümünün yiyeceklerle bir ilgisi olmadığı bu sebeple biz hem yemekle meselemizi çalışacağız hem de daha fazlasını.
Ben kendimi öğrenmeyi seven, öğrendiğini anlatmayı daha çok seven biri olarak tanımlayabilirim. Resmi eğitimlerimin hızla üzerinden geçecek olursam, Boğaziçi Üniversite’sinde Kimya Bölümü’nde lisans eğitimimi tamamladım. Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nün lisans ve yüksek lisansta sunduğu psikoloji derslerinin altını üstüne getirdim desem yanlış olmayacaktır (27 tane ders bitirdim diye diyorum.) Bunların büyük kısmını da orada yüksek lisans öğrencisi ve araştırma görevlisiyken yaptım ama sonra anlaşamadık, ilişiğimi kestim. Üsküdar Üniversitesi’nde Uygulamalı Psikoloji Bölümü’nde yüksek lisansımı tamamladım. Yüksek lisans tezimin başlığı: Kadınlarda sezgisel yeme ile yeme tutumu ve mental iyi oluş arasındaki ilişkinin incelenmesi. (Erkekler anketi doldurmadı diye kadınlarda yapmak zorunda kaldık.) Bu vesileyle de sezgisel yeme ve iyi oluşun kitabını yazmamış olsam da, bir chapter’ını tezimle yazmışımdır. Bu arada Intuitive Eating Pro eğitimi alarak Evelyn Tribole’den resmi Sezgisel Yeme danışmanı oldum. Bilişsel Davranışçı Psikoterapiler derneğinden de BDT teorik eğitimimi tamamladım, süpervizyon alıyorum. Bir yandan da Felsefe ve Psikoloji lisansı okuyorum. Bunları diyorum, benim için önemi olduğundan değil ama sizin için önemliyse, güvende hissetmek birincil koşul sonuçta.
Özgeçmişimi aradan çıkardıysak, ben ne alaka konusuna geri döneyim. Ben kendimi bildim bileli zaten olanı anlamaya ve güzelleştirmeye çalışıyorum kendi çapımda. Bunu da 5-6 yıldır yeme davranışları üzerinden yapmaya çalışıyorum. Alanı seçişim tamamen bir tesadüf bu arada. Ama seçmiş bulunduğum için bu konuda elime ne geçerse bulup öğrenmeye ve mümkünse de uygulamaya çalıştım. O yüzden de bir miktar bilgi edindim diyebilirim. Hem okumalarımdan, hem deneyimlerimden hem de bu konuda birlikte çalıştığımız yüzlerce kişiden. Ve yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var ? bu yol tek başına pek kolay yürünmüyor. Gördüm ki bu yol el ele verince çok daha kolay katediliyor. Tıpkı doğduğumuz ana kadar annemizden, doğduktan sonra da yine mümkünse anadan beslenmemiz gibi ? Konu yeme konusu olunca, insan ötekinden beslenmeli öncelikle. Beslenecek ki kendini beslemeyi öğrenecek. İşte ben de bunları düşündüğüm için Yemekle Barış Grubu’na başladım. Her şeyin bir bedeli olduğundan bu programın da bir bedeli var, ancak maddi bedelin amacını gölgemesin diye ümit ederim. Gayem, iyi olmanızda benim de elimden gelecek olan varsa onu bu çerçevede sunmak.
Tuğçe benim çırağımdır. Aslında ona kalsa benim çırağım olmayı bile yakıştıramayacak kendine ama ben çırağım olmasını istedim o da sağolsun çıraklık etmeye layık buldu beni. Gençtir, duygusaldır, hiperaktiftir, öyle derinden dinler ki, siz bilmezsiniz söylediğinizi, o sizin yerinize ağlamaya başlar utanmasa. Kısaca Tuğçe harika bir aynadır. Aynı zamanda da çok kaygılı bir insandır. Ya yanlış yaparsam diye çok çekinir, iyi kalplidir kısaca, o yüzden bazen hızlanabilir.
Tuğçe’nin mesleği diyetisyenliktir. Diyetisyen dediğimde eğer kötü bir imaj bıraktıysa silin o imajı. Eğer iyi bir imaj bıraktıysa silin o imajı. Diyetisyen olması lazımdır bize çünkü ben beslenme uzmanı değilim, yiyeceklerin besleyiciliği konusunda, bize enerji vermeye sağlıkla yaşamımıza devam etmeye aracı olması konusunda ona danışacağız bilmediğimiz yere rastlarsak. Onun haricinde de zaten Tuğçe de bizim gibi biridir.
Bizim ilk tanışmamız Tuğçe’nin benim ilk danışanlarımdan biri olması ile başlar. Birlikte molalarla da uzun süre çalıştık. Bu yüzden de çırağım olmasını istedim. Ben ne biliyorsam ona öğrettim iyi olsun güzel olsun hoş olsun diye. Tuğçe tesadüfen seçmedi beslenme alanında çalışmayı. Ben anlatmayayım burada, sorarsanız isterse o söyler. Ama karnınız acıyana kadar makarna yedikten sonra acıdan uyuyamadığınız, bir tane daha ekmek hesabı duyarsam çığlık atacağım dediğiniz, evden çıkmaya bile çekindiğiniz bir gün olursa, Tuğçe size öyle bir “Anlıyorum” diyecek ki, o zaman ne kastettiğimi anlayacaksınız. İyidir kısaca Tuğçe.
- Hiçbir şekilde tıbbi bir tedavinin yerine geçmeyi amaçlamaz. Tedavi ediciliğe dair bir iddiası yoktur. Medikal soru ve sorunlarınız için mutlaka doktorunuza başvurun.
- Bir grup terapisi hizmeti değildir.
- 18 yaşından büyüklere.
- Gruba kendi için katılmak isteyenlere.
- Grup üyelerine saygı ve eşitlikle yaklaşmaya istekli kişilere.
- Yemekle ilgili sorun yaşadığının farkında olup çözüm bulmak isteyenlere.
- Kendiyle ilgilenmeye, vakit ayırmaya istekli olanlara.
- Bakıcı isteyenlere. “Biri ne yediğimi ne yiyeceğimi kontrol etsin” istiyorsanız başka gruplar araştırmanızı öneririm. Biz o hizmeti sunmuyor olacağız.
- Bir grup içerisinde uyum içerisinde bulunmasını engelleyecek bir rahatsızlığı olanlara.
- Gruptan faydalanım sağlamasını engelleyecek bir rahatsızlığı olanlara.
- Yiyeceklerle ve/veya yemekle ilgili herhangi bir meselesi olduğunu düşünmeyenlere.
- İlk ve tek amacı kilo vermek olanlara.
- Grup her hafta 2 saat online olarak buluşur. Gün ve saati başvuru formu üzerinde bulunuyor.
- Katılım zorunluluğu olan bir süreç. Herkese iyi gelmesi için online oturumların 2 haftadan fazlasını kaçırmanızı istemem.
- İştirakten bağımsız tüm oturumların ücreti alınır
- Önkayıt formunu doldurduktan sonra otomatik gelen eposta size bir takvim linki iletecek. Bu takvimden aldığınız randevuda 10 dakikalık bir öngörüşme yapıyor olacağız. Öngörüşmenin amacı hem grup ile ilgili beklenti ve soruları anlamak hem de gruba uygunluğu belirlemek.
- Her grup 8 hafta sürelidir ve 8 haftanın bitiminde yeni bir grup açılır. Dileyen katılımcılar yeni kayıt yaptırabilir.
- Birbirini tanıyan iki kişi aynı gruba katılamaz.
- Gruplar minimum 8 maksimum 12 kişiden oluşur.
Yemekle Barış Grubu 8 haftalık ücreti: 2800₺ (KDV dahil)
24 yaş ve altı kişilere %20 indirimli: 2240₺ (KDV dahil)
Taksit seçenekleri mevcut.
10 haftada bir yeni grup başlamaktadır.
Güncel tarihler kayıt formunun üzerinde
Başvuru Formu
Başvuru formuna ulaşmak için butona tıklayınız.Grup online olarak Google Meet üzerinden belirlenen hafta içi günü 19.00-20.30 saatleri arasında 1.5 saat süreyle buluşmaktadır.
Oturum hiçbir şekilde kayıt altına alınmayacak ve grup içinden ya da dışından kişilerle paylaşılmayacaktır.
Oturum esnasında katılımcıların webcamlerinin açık olması gerekmektedir, istisnai ve geçerli sebepler harici, webcami kapalı olan katılımcılardan açmaları rica edilecek, açmadıkları takdirde o oturumda bulunmalarına izin verilmeyecektir.
Her grup 8 hafta süreli olacaktır. 8 hafta bitiminde yeni bir grup açılacaktır ve dileyen katılımcılar yeni grupla devam edebilir, dileyen katılımcılar da gruptan çıkmayı seçebilir.
Grup terapisi çalışmalarında olduğu gibi, devamlılığın önemi fazladır ve grubun sağlığını korumak amacıyla %80 katılım zorunluluğu vardır. Ve yine aynı sebeple katılım sağlanmayan oturumların da ücreti alınmaktadır.
Birbirini grup dışından tanıyan iki kişi aynı gruba katılamayacaktır.
8 haftada bir yeni alımlar açılacaktır, en yakın tarih kayıt formu üzerinde bulunmaktadır.
8 haftalık toplam ücret 1520₺ (KDV Dahil; kredi kartına taksit seçeneği mevcut)
Gelecek oturumlardan haberdar olmak için kayıt formunu doldurabilirsiniz.
Başvuru Formu
Başvuru formuna ulaşmak için butona tıklayınız.Evet olur. DEHB bir çocukluk çağı teşhisi değildir. Çocuklukta DEHB teşhisi alan kişilerin 2/3’ünün yetişkinlikte de DEHB’li oldukları düşünülüyor. Aynı zamanda çocukluk çağında DEHB’li olabileceği fark edilmeyen birçok insan ileri yaşlarda DEHB teşhisi alabilirler. Bunun en sık görüldüğü zamanlar çocuğu DEHB teşhisi alınca ebeveynlerden birinin de DEHB’li olduğunun fark edilmesidir.
Sebep olmaz çünkü hepsini kardeş gibi düşünebiliriz. Örneğin DEHB ve OSB arasında %50 komorbidite oranı vardır. Bu da demektir ki, DEHB’li kişilerin yarısı aynı zamanda OSB teşhisini de sağlamaktadır. Ancak 2013 yılına kadar DEHB ve OSB teşhislerini aynı anda almak tanı kitapçığı kuralları gereği mümkün değildi. Bu sebeple de bu teşhislerin ortak noktaları ve ayrımlarını çalışmak oldukça zordu.
Elbette görülür. Erkeklerde 5 kat daha sık görüldüğü düşünülmekteydi ancak yeni yaklaşımlar kadınlarda OSB erkeklerdeki görünümden farklı olabildiği için birçok otistik kadının teşhis edilemediği yönünde.
Kimse beni DEHB ya da OSB ile teşhis etmedi, gruba katılabilir miyim?
Eğer DEHB’li ya da otistik olduğunuzdan şüpheleniyorsanız, internette okuduğunuz, dinlediğiniz, izlediğiniz NÇ kişilerin deneyimleri ile kendi deneyimleriniz örtüşüyor gibi hissediyorsanız, öngörüşmede de bununla ilgili bir sorunla karşılaşmazsak katılabilirsiniz.
Elbette katılabilirsiniz.
Asperger teşhisi 2013 itibariyle tanı ve teşhis kitabından çıkarılmış ve OSB içerisinde teşhis edilmeye başlanmıştır. Bu sebeple de evet katılabilir.
Aslında tanım itibariyle herkes nöroçeşitliliğin bir yerindedir, bu sebeple NÇ olmayan yoktur diyebiliriz. Ancak çeşitliliğin tipik kabul edilen ve tipik olmayan diye tanımlanan kısımları vardır. NÇ dediğimizde kısaca tipik olarak kabul edilmeyen özellikler kümesinden bahsederiz. Eğer NÇ olduğunuzdan şüpheleniyorsanız, internette okuduğunuz, dinlediğiniz, izlediğiniz NÇ kişilerin deneyimleri ile kendi deneyimleriniz örtüşüyor gibi hissediyorsanız NÇ olma ihtimaliniz yüksektir diyebiliriz. Aynı zamanda internette tanımlamaya yardımcı videolar ve ölçekler de bulunmaktadır. En güvenilir yol bir psikiyatra gitmektir. Ancak buradaki en büyük risk, yetişkin yaşantısına teşhis almadan gelebilmiş ve çok destek almadan yaşamını devam ettirebilen yetişkinleri, bu konuda deneyimli olmayan doktorlar tanıyamamaktadır. Sıklıkla NÇ biri teşhis alana kadar birçok doktordan kötü deneyimlerle ayrılmaktadır. Bu yüzden de yetişkin NÇ konusunda bilgili ve deneyimli psikiyatrlara gitmek en doğru yöntemdir.
Email atmanız halinde size takipçilerimden, danışanlarımdan ve kendi deneyimim ile topladığım psikiyatr listesini iletebilir, bilgilenmek amaçlı doldurup bakabileceğiniz anket linki atabilirim. Mail adresim: merhaba@kardelencergin.com
Hayır. Gruba katılımcılar sadece kendi deneyimlerini anlamlandırmak ve paylaşmak için katılabilirler.
Hayır. NÇ kişilerin yaşadıkları zorluklar modern yaşantıda NT kişilere uygun yaratılmış düzenle uyum sağlayamamaktan kaynaklanmaktadır. Dünyada NÇ’ler çoğunlukta, NT’ler azınlıkta olsaydı o zaman da NT’ler uyum sağlayamamaktan kaynaklı zorluklar yaşayacaklardı. Bu sebeple yaşanan zorlukları “bozukluktan kaynaklı, hatalı olan olmak” diye değerlendirmek yerine “farklılıktan kaynaklı” bakış açısı ile ilerlendiğinde hem eşitlik hem de anlayış sağlayan bir bakış açısı olmakta.
Eskiden “otistik” kelimesi hakaret niyetine kullanılabiliyor diye ve de bireyi bozuklukla tanımlamamak, öncelikle birey olduğunu vurgulamak için “otizmli birey” denmeye başlandı. Ancak son yıllarda, otistik kişilerin bir kısmı “Ben otizmi olan biri değilim, otizm benden ayrı bir şey, bana olan bir şey değil. Otizm zaten benim olma biçimim, bu yüzden benden ayrı bir şeymiş gibi kullanmayı tercih etmiyorum.” yaklaşımını ortaya attı. Otistik kişilerin hepsi bu yaklaşıma sahip değildir, bu sebeple en iyisi karşınızdaki kişiye sormaktır. Ben de bu yaklaşıma katılıyorum ve bu sebeple otistik denmesini tercih ediyorum.
Liderli grup, grup üyelerinden birinin, diğer grup üyelerine kıyasla hiyerarşide bir basamak yüksekte olması demektir. Lidersiz gruplar da olabilir, bu koşulda tüm grup üyelerinin yetkisi ve söz hakkı birbirine eşit olur. Bu grubun liderli bir grup olmasının sebebi, benim tarafımdan psikoeğitim, geribildirim ya da öneri verilmesini kapsadığı içindir.